DOLAR

32,3826$% 0.19

EURO

35,1081% -0.01

STERLİN

41,0708£% 0.39

GRAM ALTIN

2.324,52%0,23

ÇEYREK ALTIN

4.020,00%0,33

BİTCOİN

2275147฿%-0.40324

a

İktidarın istikrar iddiası üzerine…

AKP’nin bu iki haftalık süreçte en çok üzerinde durduğu husus, Cumhur İttifakı’ndaki diğer partilerle birlikte, mecliste 322 vekil elde etmesi oldu. Bu doğrultuda meclisin kendisinde olduğunu, yönetimde tıkanıklık yaşanmaması için Cumhurbaşkanlığını da Erdoğan’ın alması gerektiğini savundu.

AKP’li siyasetçiler ve Erdoğan, istikrar” için oy istedi. Sinan Oğan, Cumhur İttifakı’nı desteklerken, “istikrar” vurgusu yaptı.

Hatırlarsanız, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin getirilmesi sürecinde de en çok vurgulanan ifadelerden biri istikrardı.

Son olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan da Yasama ve yürütmenin uyumlu olması, ülkenin geleceği açısından çok ciddi olumlu neticeler doğuracaktır. Vatandaşlarımız yine güven ve istikrara oy verecektir. Ben buna inanıyorum” dedi.

Peki, bu istikrar iddiası, doğru mu?

Hükümet istikrarı ve siyasal istikrarın farkı

Öncelikle, nedir istikrar”?

Düzen ve sürekliliktir, değil mi?

Yani, aynı karar ve biçimde yönetimin sürdürülmesi.

zen, baskı ve zorlamadan uzak belli kural, ilke ve yasalara göre oluşturulmuş kurulu bir sistemi ifade ederken,

Süreklilik, sistemdeki temel unsurların önemli ölçüde sabit kalması, sık sık değişime uğramaması, sistemin temelini değiştirebilecek açıklığın bulunmamasını ifade eder.

Ancak burada iki istikrar kavramı arasındaki ayrımı bilmek önemlidir:

Siyasal istikrar kavramı, hükümet istikrarından çok daha geniş bir kavramdır.

Hükümet istikrarı, her zaman ve tek başına siyasal istikrarın oluşmasını sağlamaz.

Mevcut iktidarın var olduğunu iddia ettiği hükümet istikrarı açısından şuna dikkat çekmek gerekir:

Türkiye’de 2002’den beri -2015 seçimleri dışında- tüm seçimler erken seçimle yapılmıştır. Ülke, bu dönemde bir darbe girişimiyle dahi karşı karşıya kalmıştır.

Türkiye’de yalnızca 2020 yılında, yani bir yıl içerisinde, üç defa Hazine ve Maliye Bakanı, üç defa da Merkez Bankası Başkanı değişmiştir.

İstikrar vurgusuyla getirilen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş sonrası 10 Temmuz 2018’de atanan ilk bakanların ardından dahi 8 defa bakan değişikliği yapılmıştır.

O halde, sorarım size:

Mevcut iktidar, hangi istikrardan bahsetmektedir?

Bakanlıklarda yapılan -üstelik sebeplerini dahi bilmediğimiz- değişiklikler, gerçekleştirilen erken seçimler ve yaşanan darbe girişimi, ülkede hükümet istikrarının mevcut olmadığını açıkça göstermektedir.

Gelelim siyasi istikrara…

Kuvvetler ayrılığı ve siyasal istikrar

Bugün Türkiye’nin en önemli sorunlarından biri kuvvetler ayrılığının ortadan kalkmasıdır. Oysa, kuvvetler ayrılığının önemi, özgürlüklerin korunması ve siyasal istikrarın sağlanmasındaki işlevinden kaynaklanmaktadır.

Dolayısıyla, kuvvetler arası ayrımın olmadığı bir sistemde siyasal istikrarı sağlamak mümkün olmayacaktır.

Yargı mensuplarının nitelikli çoğunluk aranmaksızın meclis ve yürütme tarafından seçilmesi, meclis ve yürütmenin aynı partiden olması ve hatta yasama, yürütme ve yargın bir partiye bağlanmasıyla doğan kuvvetler birliği, denge ve denetleme mekanizmalarının eksikliği nedeniyle siyasal istikrarsızlığın başlıca sebebidir. Ne yazık ki, bu durum, uzun vadede toplumsal kaosa da zemin açmaktadır.

Kuvvetler ayrılığı ilkesi, yasama ve yürütmenin birbirini dengelemesi ve frenlemesi üzerine kuruludur.

Yasama ve yürütmenin uyumlu olması” beklentisi, son dönemde Türkiye’nin yasama ve yürütme ilişkisinde gözlemlediğimiz, tek başlı yürütmenin güdümünde olan, etkinliğini fiilen kaybetmiş bir meclise yol açmaktadır.

Yönetimde istikrarın ancak tek parti iktidarıyla veya tek adamlık altında sağlanacağı doğru bir iddia değildir.

Çünkü bu iktidarın kötüye kullanılması ve böylece toplumsal huzurun bozulması, siyasi istikrarsızlığın doğmasına yol açmaktadır.

“İstikrar” adı altında, kuvvetler ayrılığından feragat edilmesi, sistemin demokratik niteliğini tehlikeye düşürerek, otoriterizme kapı açmaktadır.

Lider eksenli politikalar, liderin karar yükünü arttırırken, güç ve etkisini arttırıyor gibi görünse de pratikte olan, değişen dengelere ve medya eğilimlerine göre, kısa vaadeli çıkar ilişkilerine bağlı, hızlı değiştirilen yanlış kararlarla esas istikrarsızlığın doğmasıdır.

Hızlı karar alma vaadiyle getirilen cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi altında yönetilme tecrübemiz, hızlı karar alamamanın değil, doğru karar alamamanın bir sorun olduğunu hepimize göstermiştir.

Siyasi istikrar, ekonomik istikrar ve diğer sorunlar

Üstelik siyasi istikrar, ekonomik istikrarla da doğrudan ilgilidir. Zira, yatırımcılar ancak siyasi istikrarın sağlandığı yerde ileriye dönük yatırımlar yapabilir.

Bugün, yüksek enflasyon, hayat pahalılığındaki ve yoksulluktaki artış, işsizlik, yolsuzluk, adaletsizlik, eğitim sistemindeki aksaklıklar, kentleşmedeki çarpıklık, kaynakların verimsiz kullanılması, plansızlık ve son yıllarda iyice artan beyin göçü, Türkiye’deki siyasal istikrarsızlığın neticeleridir.

Ekonomik istikrarın sağlanamadığı ülkede yasama, yürütme ve hatta yargının aynı hakim güçte toplandığı bir yönetim ile siyasal istikrarı sağlaya çalışmak, sorunu çözümsüz bırakmaktır.

Siyasal istikrarı sağlayacak şey, parlamenter sisteme dönmenin ve kuvvetler ayrılığını yeniden sağlamanın yolunu açacak olan değişikliktir.

Siyasi istikrarın anahtarı, yasama ve yürütmenin tek elde toplanmasında değil, kuvvetler ayrılığının sağlanabilmesindedir.

Halihazırda mevcut Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi altında, kuvvetler ayrılığını yeniden tesis etmek de parlamenter sisteme dönüşün kapılarını açmak da yasama ve yürütmenin birbirleri karşısındaki denge ve fren rollerini yeniden sağlamak ve yargıyı bu iki kuvvetten ayrı ve bağımsız kılmakla mümkündür.

ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP