DOLAR

32,5489$% -0.02

EURO

34,9409% 0.12

STERLİN

40,6353£% 0.19

GRAM ALTIN

2.426,86%-0,12

ÇEYREK ALTIN

4.078,00%0,02

BİTCOİN

฿%

a
ad826x90
ad826x90
  • Ya Haber
  • Güncel
  • Narsist ne demek? Narsist kişilik bozukluğu nedir? Narsist kime denir? Narsist insanlara nasıl davranmalı? Narsist kişilik bozukluğu testi!

Narsist ne demek? Narsist kişilik bozukluğu nedir? Narsist kime denir? Narsist insanlara nasıl davranmalı? Narsist kişilik bozukluğu testi!

ad826x90

Narsist kişilik bozukluğu olanlara nasıl davranmalı sorusundan önce Narsist ne demek? Narsist kişilik bozukluğu nedir? Narsist kime denir? Narsist ne zaman saygı duyar? Narsist kişilik özellikleri nedir? sorularına yanıt aramak gerekir. Narsist kişilik bozukluğu ve cinsellik başta çiftler arasındaki özellikle kadınların erkek arkadaşım narsist mi şeklinde sorularıyla araştırdığı konular başta gelmektedir. Peki, Narsist ne demek? Narsist kişilik bozukluğu nedir? Narsist kime denir? Narsist insanlara nasıl davranmalı? Narsist kişilik bozukluğu testi! İşte haberimizde…

Türk Dil Kurumu’na göre, narsisizmin karşılığı özseverlik. TDK, özseverlik kelimesini “kişinin kendi bedensel ve ruhsal benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık, narsistlik, narsisizm” olarak tanımlıyor.

Narsisizm veya özseverlik, kişinin kendi bedensel ve/veya zihinsel benliğine karşı duyduğu hayranlık ve bağlılık, kabaca tabirle kişinin kendisine aşık olması olarak tanımlanan bir terimdir. Kelime kökeni Yunan mitolojisinde bir kahraman olan Narkissos’dan gelir. Narkissos adını narkoza ve bir çiçek familyası olan nergisgillere de vermiştir. Narsisizmin ileri boyutlarda olmasına tıpta narsisistik kişilik bozukluğu adı verilmektedir. Sigmund Freud narsisizmi “dış dünyadan soyutlanan libidonun (cinsel enerji) egoya (ben) yönlendirilmesi” şeklinde açıklamıştır. Yani libidonun büyük bir depoda toplanır gibi egoda toplanması ve daha sonra nesnelere yönlendirilmesi; fakat kolaylıkla tekrar soyutlanarak egoya yönlenmesi durumudur.

ad826x90

Bebek dış dünya ile ilişki kuramadığı erken bebeklik döneminde gerçek bir narsisizm durumu içindedir. Libido dış dünyaya yönlendirilmemiştir. Bebeğin nesneleri “ben olmayan nesneler” olarak algılaması aylar alır. “Ben” ve “ben olmayan” arasında bir ayrım yapamaz. Dış dünyaya ilgi duymuyordur ve dış dünyada bile değildir. Bebek için tek gerçek kendisidir. Acıkması, susaması, üşümesi bebek için tek gerçekliktir. Bu durum “birincil narsisizm” olarak tanımlanır.

Bebek büyüdükçe dış dünya ile ilişkileri artar ve dış dünya kurallarını öğrenir. Giderek libidosunu nesnelere yönlendirir; nesne sevgisi ve giderek nesnel düşünce ağırlık kazanır. İnsan her ne kadar libidosuna nesne bulabilse de mutlaka görece olarak bir ölçüde narsisist kalır. Bu durumu “ikincil narsisizm” olarak tanımlanmıştır.

Narsisizm insan için yaşamını sürdürebilmesi açısından bir ölçüde gereklidir. Bazı durumlarda; kişinin narsisizmi toplum için, hatta kendi akıl sağlığı için makul oranlarda değilse, kişi akıl hastalıklarıyla karşılaşabilir. Önemli psikiyatrik rahatsızlıklar olan nevroz, paranoya hatta psikozda narsisizm etkileri görülmektedir. Birincil narsisizmde bebek dış dünyanın ayrımına varmamışken; ikincil narsisizmde dış dünya gerçekliğini yitirmiştir.

Narsisizmin çok özel bir türü de, Roma sezarları, Mısır firavunları, diktatörler gibi çok güçlü kişilerde bulunan türüdür. Bu insanlar adeta nefes alıp yürüyen yeryüzü tanrıları gibidirler kendi gözlerinde. Yaşam ya da ölüm gibi önemli doğa olaylarına bile bir tek cümleyle karar verebilmekteydiler. En büyük korkuları güçlerini kaybetmeleri, ölüm, etraflarındaki herkesin kendilerine düşman olmasıydı. Güçlerinin ve şehvetlerinin bir sınırı yokmuş gibi davranmaya çalışırlar; sayısız insan öldürüp, sayısız şatolar kurarlardı. Varlıklarının kendilerinin de çözemediği sorununu insan değilmiş gibi çözmeye çalışsalar da aslında durumları düpedüz deliliktir. Dış dünya “ben” olmadığı için, narsisist kişi dış dünyayı anlayamaz/algılayamaz ve bu durum kişide korku yaratır. Diktatör gitgide daha yıkıcı, daha yalnız ve korkak olur.

Narsisistik kişilik bozukluğu olan kişiler, başkalarının düşünce ya da isteklerine gereken ilgiyi gösteremeyen kişilerdir. Plan ve hedeflerine ulaşamadıklarında, gereken ilgiyi göremediklerinde aynı Narkissos gibi erirler, çökerler. Başkalarının hakkına saygı göstermeden ve gerçeklerle bağdaşmasa bile daima kendilerini haklı göstererek ve o hedefi, gerekli emeği vermeden bile hak etmiş sayarak en önde, en gözde ve tek olmak isterler. Kendilerini başkalarının yerine koyamaz ve başkalarını anlayamazlar. Sanki her şey sadece kendileri için vardır ve ne olursa olsun her şeyin kendi amaçlarına hizmet etmesi gerekir. Başkalarının fikir ve hareketleri kendi amaçlarına hizmet ediyorsa vardır, aksi halde bu fikir ve hareketler tahammül edilemez düşüncelerdir. Gerçekle bağdaşmayan, başkalarının zararına olup sadece kendi çıkarlarına uygun, kendi plan ve hedeflerine hitap eden maddi ve manevi kazanç sağlayabilecek plan ve hedeflerine ulaşamadıklarında öfkelerine hakim olamaz, saldırganlaşır, çöker, hatta ağır psikotik tablolara girerler.

Narsist kişilik bozukluğu, bir insanın aşırı şekilde kişisel yeterlilik, güç, prestij ve kendini üstün görme ile zihinsel olarak meşgul olup bu durumun kendisine ve başkalarına verdiği yıkıcı hasarı görememesine neden olan bir kişilik bozukluğudur. Tahminlere göre toplumun %1 gibi bir kesiminde görülmektedir. İlk kez 1968 yılında formüle edilen bu rahatsızlık megalomani olarak da adlandırılır. Egosantrizmin oldukça sert bir formudur.

“Onların faaliyetlerini ve uğraşlarını da yönetme istekleri vardır. Aile üyelerinin başarıları ile kendi başarılarıymış gibi övünürler. Kendi hedeflerine ulaşmak için başkalarını kullanmak bu kişiler için doğaldır. İlişkilerde karşı tarafı oldukça zorlarlar. Bu kişilerle ilişki kurarken net ifadeler kullanmak oldukça önemlidir. Özellikle sınırların netliği açık anlaşılır, kısa cümleler, basit cevaplar önemlidir. Sizi yönlendirmeye çalıştığında uzun uzun anlatımların faydası yoktur. Detaylı bilgi verdiğinizde sizi anlayacağına inancı gerçekçi bir beklenti değildir.

Kendini eleştiren, kendisine uymayan yaklaşımlarda sizinle ilişkiyi tamamen kesebilirler. Olaylar karşısında bekledikleri tepkiler vardır, bunun dışında bir yaklaşımda aşırı öfkelenebilirler. Onlara ne yapacağını söylemek ya da onları değiştirmeye çalışmaktan çok anlamaya ve tanımaya çalışmak önemlidir. Empati de yetersiz kaldıkları için karşısındaki kişiyi anlamakta zorlanırlar. Bu nedenle olaylar karşısında yapıcı yaklaşmak ve destek vermek ilişkiyi olumlu etkiler.

Çevresindeki kişiler ilişkilerinde zorluk yaşadıkları için terapiye yönlendirseler de tedaviye katılım onlar için oldukça zordur. Uzun süreli iç görüye dayalı terapiden faydalansalar da istekli değillerdir.

Sigmund Freud narsisizmi “dış dünyadan soyutlanan libidonun (cinsel enerji) egoya (ben) yönlendirilmesi” şeklinde açıklamıştır. Yani libidonun büyük bir depoda toplanır gibi egoda toplanması ve daha sonra nesnelere yönlendirilmesi; fakat kolaylıkla tekrar soyutlanarak egoya yönlenmesi durumudur.

Uzm. Klnk. Psk. Zehra Erol, narsist kişilerin karakter özellikleri hakkında bilgi veriyor.

Her şeyin en iyisini onlar bilir, hep ilgi odağında olmak isterler. Kendilerini kusursuz gördükleri gibi hata yapmak ise hiç onlara göre değil. Bu özellikler Narsist kişilik özelliklerinden sadece birkaçı. Benzer duygu durumunu siz de mi yaşıyorsunuz.

Narsistik kişilik bozukluğunda kişi kendini aşırı derecede önemli ve kusursuz görür. Büyüklenme, hayranlık ihtiyaçları ise yoğundur. Dikkat çekmek, ilginin kendisinde olması bu kişiler için önemli olmakla birlikte başarılarını abartır, başkaları tarafından eleştirilmeye ise hiç katlanamazlar. Olaylar karşısında kendilerini yetkin görür, diğer insanlarla empati kurmada, dinlemede, onların bakış açısını algılamada ise çoğu zaman yetersiz kalırlar.

Üsküdar Üniversitesi Feneryolu Polikliniği’nden Uzm. Klnk. Psk. Zehra Erol, narsist kişilerin kendi iddialı gördükleri yönlerini abartmayı sevdiklerini söylerken, diğer insanların başarılı gözüken yönlerini de değersizleştirdiklerini ve onları kıskandıklarını belirtiyor.

Bu kişilerin kendi yanlışlarını kabul etmelerinin güç olduğunu ifade eden Erol, bir sorun karşısında mutlaka mantıklı sebepler gösteren bu kişilerin gözle görünür nedenler olsa dahi hataları ile yüzleşmek istemediklerinin altını çiziyor.

Kırılgan özsaygıları nedeniyle hayranlık ve ilgi ihtiyaçları çok fazladır, insanlarla ilişkilerde karşısındaki kişinin hayranlığını hissetmek önemli olsa da kişiler arası ilişkilerde mesafe ve soğukluk vardır diyen Erol, bu kişilerin yakınlarının davranışlarını kontrol etme eğiliminde olduklarını kaydediyor.

Uzmanlar narsist kişilerin karakter özellikleri hakkında bilgi veriyor. İşte narsist olup olmadığınızı anlamanın yolu…

Narsistik kişilik bozukluğunda kişi kendini aşırı derecede önemli ve kusursuz görür. Büyüklenme, hayranlık ihtiyaçları ise yoğundur.

Dikkat çekmek, ilginin kendisinde olması bu kişiler için önemli olmakla birlikte başarılarını abartır, başkaları tarafından eleştirilmeye ise hiç katlanamazlar.

Olaylar karşısında kendilerini yetkin görür, diğer insanlarla empati kurmada, dinlemede, onların bakış açısını algılamada ise çoğu zaman yetersiz kalırlar.

Bu kişiler hataları ile yüzleşmek istemezler. Kırılgan özsaygıları nedeniyle hayranlık ve ilgi ihtiyaçları çok fazladır, insanlarla ilişkilerde karşısındaki kişinin hayranlığını hissetmek önemli olsa da kişiler arası ilişkilerde mesafe ve soğukluk vardır.

Bu kişiler ayrıca yakınlarının davranışlarını kontrol etme eğilimindedirler.

Tedaviden kaçınırlar! Kendini eleştiren, kendisine uymayan yaklaşımlarda sizinle ilişkiyi tamamen kesebilirler. Olaylar karşısında bekledikleri tepkiler vardır, bunun dışında bir yaklaşımda aşırı öfkelenebilirler.

Onlara ne yapacağını söylemek ya da onları değiştirmeye çalışmaktan çok anlamaya ve tanımaya çalışmak önemlidir.

Empati de yetersiz kaldıkları için karşısındaki kişiyi anlamakta zorlanırlar. Bu nedenle olaylar karşısında yapıcı yaklaşmak ve destek vermek ilişkiyi olumlu etkiler.

Çevresindeki kişiler ilişkilerinde zorluk yaşadıkları için terapiye yönlendirseler de tedaviye katılım onlar için oldukça zordur. Uzun süreli iç görüye dayalı terapiden faydalansalar da istekli değillerdir.

Haberler.com – Gündem

ad826x90
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

HIZLI YORUM YAP