34,3500$% -0.1
36,5598€% -0.8
44,2367£% -0.44
2.895,98%-2,43
4.902,00%-1,69
2826782฿%3.80886
İSTANBUL (AA) – İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Şehir Tiyatrolarının hazırladığı, Alp Tuğhan Taş’ın senaryosunu ve yönetmenliğini üstlendiği “İkinci Perdenin Başı” adlı yeni tiyatro oyun, Müze Gazhane Meydan Sahne’de izleyicilerle buluştu.
İlk gösterimini yapan oyun, genç ve umutsuz bir oyuncu olan Muhsin’in, ünlü tiyatro yönetmeni Afet’in açtığı oyuncu seçmelerine katılmasını konu alıyor.
AA muhabirine açıklamalarda bulunan Alp Tuğhan Taş, oyunu izleyicileri işin içinde hissettirebilecek şekilde tasarladıklarını belirterek, “Alışılmış tiyatro başlangıcının dışında bir başlangıçla başlamayı tercih ettik. Bunun sebebi birçok genç insanın hayatında yaşadığı, sürekli söylenme, hayıflanma, güzeli seçememe, etrafındaki insanların başarılarını kötüleme ve bununla mazeretler üretme üzerine bir hayat kuruması. ‘Sürekli nasılsa benim başıma gelmez’, ‘ben bunu yapamam’, ‘beni oraya almazlar’, ‘bana bunu yapmazlar’ demek yerine harekete geçip, başarmak için çalışsalar, en azından kaybetmeyi göze alsalar başaracaklarını söylemek için böyle bir konsept tercih ettim.” dedi.
– “İzleyicilerin empati kurabilmelerini amaçlıyoruz”
Yola çıkarken usta isimlerden de yardım aldığını söyleyen Taş, “Bizi çok güzel bir noktaya taşıdılar. Aslında bizim hedefimiz, her zaman insanların ağzında doladığı işte ‘sistem’, ‘bize böyle yapıyorlar’ gibi hayıflanmalarına bir çomak sokabilmek. ‘Sen bir şey yapacaksan yaparsın’. ‘Yapmayacaksan da yapmak istemiyorsundur’. ‘O yüzden kalk ayağa bir şey yap, harekete geç, kapıdan içeri gir, sonucunu düşünme demek’ istiyoruz.” diye konuştu.
Taş, iyilik ve kötülük kavramlarının aslında çok keskin olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:
“Birine iyi olan insan, başkasına kötü olabiliyor. İyilikle kötülüğü nasıl anlayacağımızı, kendimizle alakalı fark edebilmek adına oyunda birazcık bu duyguları dürtmek istiyoruz. Bir şey sana kötü olabilir ama başkası için iyi veya sana iyi olan bir şey başka biri için çok kötü olabilir. Oyunda da Muhsin’in geçtiği yollardan geçmiş bir kadın izliyoruz. ‘Bu çocuk da oralardan geçerse yine onun gibi çekilmez bir insan olmak zorunda mı, döngü ne zaman kırılacak’ sorusunu arıyoruz. Bununla ilgili bir farkındalık yaratabilirsek, belki de belki bir yerlerde o döngü kırılır. İzleyicilerin bu noktada empati kurabilmelerini amaçlıyoruz.”
– “Afet karakteri sistemin yarattığı bir kadın”
Oyunda yer alan Ebru Üstüntaş da iki kişilik bir oyun sahnelediklerini dile getirerek, “Prova süreci çabuk ve yoğun geçti. Aşkla yaptığımız bir çalışma oldu. Genç Günler projeleri herkesin kendi kafasındaki, inancındaki hisse daha yoğunlaştığı bir şey oluyor. O yüzden de prova sürecimiz çok keyifli ve çok güzel geçti. Şehir Tiyatrolarının repertuvarına oynamak da bambaşka bir şey hissettirdi bize.” ifadelerini kullandı.
“İkinci Perdenin Başı”nın bir oyuncu ve bir tiyatro sahibi, yönetmenin çatışması gibi görülse de aslında sistemi eleştiren bir oyun olduğuna işaret eden Üstüntaş, şunları kaydetti:
“Oyunda işlenen konu sadece bir oyuncunun başına gelebilecek bir durum değil. Muhsin’in yaşadığı sıkıntılar herkesin bir iş görüşmesine veya seçmeye gittiğinde her an karşısına çıkabilecek zorluklar. Bu zorlukların diğer tarafında da güç, iktidar sahibi ama çok zor koşullarda oraya gelmiş bir sistem başı duruyor. Biz bunu eleştiriyoruz. ‘Acaba birbirimize nasıl bakmalıyız da o sistemi kırmalıyız’ı arıyoruz.”
Canlandırdığı “Afet Tanyar” karakterine ilişkin Üstüntaş, biraz kapalı bir karakter olduğunu aktararak, “Aslında sistemin yarattığı bir kadın. O sistemin içinde de var olmak zorunda. Böylelikle daha katı ve sert. Kendine bu sertliği bir otokontrol, duvar gibi koymasının nedeni aslında içeride çok baskıladığı duygular.” dedi.
– “Senaryo çok akıllıca bir yazım tekniği içeriyor”
Oyunun müziklerini yapan Şan Üstüntaş ise oyunun ismine işaret ederek, oyunda Muhsin’in de hayatının ikinci perdesinin başlangıcı olduğunu ve eskiden yaptığı hataları bıraktığını söyledi.
Oyunda senaryonun çok etkileyici tasarlandığını vurgulayan Şan Üstüntaş, “İzleyici baştan sona hangi karakterin tarafında olacağını tam olarak seçemiyor. Karakterlerin bir tarafı var ve öbür tarafı var. Nasıl oldukları anlaşılmıyor. Senaryodaki bu bilinmezlik çok akıllıca bir yazım tekniği içeriyor. Karakterlerle hem empati yapabiliyor hem de içten içe nefret yaratıyor. Dolayısıyla daha gerçekçi bir oyun ortaya çıkıyor.” diye konuştu.
İstanbul Şehir Tiyatroları “Genç Günler Projesi” kapsamında ortaya çıkan oyun, 2 Kasım’a kadar Müze Gazhane Meydan Sahne’de tiyatroseverlerle buluşacak.