34,3690$% 0.42
36,8278€% -0.7
44,3853£% -0.28
2.966,97%-0,29
4.974,00%-0,18
฿%
İSTANBUL (AA) – Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yayınlanan “21. Yüzyılda Türkiye’nin Kültür Seferberliği” kitabının tanıtım programı kapsamında “Gelenekten Geleceğe Türkiye’nin Kültür Yüzyılı” başlıklı oturum düzenlendi.
Atatürk Kültür Merkezi Tiyatro Salonu’nda TRT Genel Müdürü Prof. Dr. Mehmet Zahid Sobacı’nın moderatörlüğündeki oturumda Prof. Dr. Turan Koç, Prof. Dr. Zeynep Gemuhluoğlu, fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar, ressam Günseli Kato ve yönetmen Semih Kaplanoğlu konuşmacı olarak yer aldı.
Etkinlikte konuşan TRT Genel Müdürü Sobacı, “Kültür Seferberliği” kavramının önemine işaret ederek, Türkiye’nin kendi köklü kültürel zenginliklerini koruyup yaşatmasının gerekliliğine dikkati çekti.
Sobacı, Türkiye’nin kültürel çeşitliliğini ve mirasını yeni nesillere aktarmanın önemine vurgu yaparak, “Batının tek tip bir kültürü tüm dünyaya yayma çabası aslında bir kültürsüzleşme politikasıdır. Bu nedenle ‘Kültür Seferberliği’ çok kıymetli hale geliyor. Türkiye asırlardan beri birike birike bereketlenen bir kültür havzasıdır. Bu kültür havzasının içinde Yunus Emre’nin, Hacı Bayram Veli’nin eserleri var. Bu coğrafyanın yeşerttiği kültürel değerleri geleceğe ulaştırmak en kıymetli amaçlarımızdan biri olarak karşımıza çıkıyor.” dedi.
– “Kültür, hayata anlam katabilmek için geliştirilmiş yolculuktur”
Prof. Dr. Turan Koç, “Biz geleceğiz.” diyerek başladığı konuşmasında Türkçenin yıllar içindeki değişiminden örnekler vererek, “Teknolojinin hızlı ilerleyişi önceki nesillerle bugünkü nesiller arasında bir anlayış farkına yol açtı. Teknolojinin getirdiği yenilikler insanlar arasındaki etkileşimi dönüştürdü.” diye konuştu.
Türkçede hem ontolojik hem de epistemolojik olarak kırılma yaşandığına dikkati çeken Koç, “Bu bir kültür ve medeniyet meselesidir, buradan başlamamız gerekiyor. Medeniyetin oturduğu üç sacayağı var. Bunlardan birisi varlık tasavvuru, ikincisi dünya anlayışı, üçüncüsü ise değer telakkisidir.” ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Zeynep Gemuhluoğlu, “efendim” kelimesinin Türkçedeki en sevdiği kelimelerden biri olduğunu belirterek, bu kelimenin saygıyı ve nezaketi ifade eden derin bir anlam taşıdığını söyledi.
Gemuhluoğlu, Türkçenin özündeki inceliğin, bu tür saygı ifadesi taşıyan kelimelerde kendini gösterdiğini, geçmişten gelen bu kültürel değerlerin, bugünün toplumunda da önemini koruması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
“Gerçek bir kültürel miras, yalnızca geçmişin izlerini taşımak değil; ona yeni anlamlar yüklemekle mümkün olur. Kültür, bir insanın hayatına anlam katabilmesi için geliştirilmiş, zenginleştirilmiş bir yolculuktur.”
– “Sanatın amacı, insanın kendi gerçeğini keşfetmesidir”
Fotoğraf sanatçısı İzzet Keribar, “Osmanlı Mimarisi ve İznik Çinisi” başlıklı bir sunum yaparak gerçekleştirdiği konuşmada, “Türkiye’nin kültürel kimliğini korumak ve tanıtmak amacıyla 21. yüzyılda yapılan çalışmalar çok kıymetlidir. Türkiye, zengin tarihi ve sanatsal potansiyeliyle hem ulusal hem de uluslararası düzeyde bir kültür dönüşümünü hedefliyor. Türkiye’nin tarihi mirasının korunmasını çok önemlidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Keribar, Türkiye’nin tarihi değerlerinin gelecek nesillere aktarılması için birçok projeye imza attığına işaret ederek, “Kapadokya, Efes, Göbeklitepe gibi bölgelerin korunması amacıyla çeşitli projeler hayata geçirildi. Yurt dışında açılan Yunus Emre Enstitüleri ile iş birliği yaparak kültürel alışveriş sağlıyoruz. Bu çalışmalar Türkiye’nin kültürel zenginliğini tanıtmada büyük katkı sağlıyor. Kültürel mirasın korunması için önemli bir adım olarak görüyorum.” diye konuştu.
Yönetmen Semih Kaplanoğlu da sinemayı “zaman” kavramıyla tanımladığını ifade ederek, “Zaman, her medeniyetin ve her kültürün farklı bir şekilde şekillendirdiği bir olgudur. Ölüm ve hayata dair duruşumuz, zamanla olan ilişkimizle doğrudan bağlantılıdır. Sinemada zamanın nasıl ele alındığı, seyirciyi tefekküre sevk edebilecek bir noktaya gelmelidir.” dedi.
Kaplanoğlu, kültürün daha çok geçmişle kurulan bağlar üzerinden şekillendiğinin altını çizerek, “Gerçek kültür, geçmişten gelen bir sesin, bir düşüncenin günümüze taşınmasında yatıyor. Sanatın amacı, insanın kendi gerçeğini keşfetmesidir. Gerçekleri açığa çıkaran bir sanat, insanın manevi değerlerini yansıtabilmeli.” şeklinde konuştu.
Minyatür sanatçısı ve ressam Günseli Kato ise ustası Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver’in hayat hikayesinden ve sanat çalışmalarından bahsederek, “Ünver, hayatı boyunca sanatımızı yeniden yapılandırma yolunda önemli adımlar atmış ve geleneksel Türk sanatının modern çağda nasıl varlık göstereceğini göstermiştir.” ifadelerini kullandı.
“21. Yüzyılda Türkiye’nin Kültür Seferberliği” kitabı, Türkiye’nin son yıllarda kültür ve turizm alanında attığı önemli adımları bir araya getiriyor.
Program kapsamında açılan ve ilgi gören “Kaçış Yok!” sergisi de Türkiye’nin kültür varlığı kaçakçılığıyla mücadeledeki kararlı adımlarını gözler önüne seriyor. Sergide ABD’den iadesi sağlanan Kybele heykeli, kırmızı boncuklu altın kolye ile İngiltere’den iadesi sağlanan gaga ağızlı testi ve Kur’an-ı Kerim gibi eserler sergileniyor.