35,2636$% 0.17
36,6952€% -0.01
44,2519£% 0.16
2.965,81%0,40
4.837,00%0,30
3309543฿%-1.47586
İSTANBUL (AA) – Tarihçi Cem Akoğul’un hazırlayıp sunduğu, birçok uzman ismin katkılarıyla zenginleşen Saklı İstanbul belgeselinin ikinci sezonunun gala gösterimi Paribu Cineverse Kanyon’da gerçekleştirildi.
İstanbul’un gizli tarihini ve yapay zeka destekli görsellerle zenginleştirilmiş keşiflerini gün yüzüne çıkaran belgeselin yeni sezonu “Ayasofya” bölümü ile başlıyor.
Belgeselde, daha önce kimsenin girmediği dehlizler, son keşifler ve katmanlar halinde incelenmeye değer klasik yapılar, çarpıcı görüntüler eşliğinde izleyiciye ulaşıyor.
Yüzyıllara meydan okuyan camiler, yer altında saklı sarnıçlar, antik medeniyetlerden izler taşıyan yapılar ve şaşırtıcı kültürel çeşitlilik gösteren mahalleler de 8 bölümden oluşan belgeselde yer alıyor.
Gösterim öncesi AA muhabirine açıklamada bulunan Cem Akoğul, İstanbul’un gizemleri ve saklı tarihi eserlerinin saymakla bitmeyeceğini belirterek, “Saklı İstanbul’un bugünkü gösteriminde Ayasofya bölümü var. Bunun dışında Anemas Zindanları, Yenikapı Limanı, Sultanahmet’teki eski Tapu Kadastro Binası, Yavuz Selim Cami, Fatih Cami. Bunların tarihi katmanlarını inceleyeceğiz, tarihi katmanlarını seyircilere ulaştırmaya çalışıyoruz. Bunların bazıları yeni keşifler. İlk defa girildi, ilk defa çekildi. Bunları da bir film, sinema filmi estetiğiyle çektik. Öyle bir havayla çektik.” dedi.
Akoğul, çekimlerin yaklaşık iki ay sürdüğünü, post prodüksiyon sürecinin ise 2,5 ay kadar devam ettiğini kaydederek, “Bilimsel bir içerik olduğu için tarihi ya da sanat tarihi, arkeolojiyle ilgili konularda yanlış bir şey yapmamak adına çok titiz çalıştık. Bunun dışında sahadayken de geniş bir ekibimiz vardı ve İstanbul’un güzelliklerini en iyi şekilde seyirciye ulaştırmaya çalıştık.” değerlendirmesinde bulundu.
Çekimler öncesi ve kurgu sırasında doğru bilgiyi sunmak adına çok çalıştıklarının altını çizen Akoğul, “Hataya düşmek, bilimsel açıdan en son istediğimiz şey. Yani estetiğe önem verdiğimiz kadar, içeriğin bilimselliğine de önem verdik diyebilirim.” ifadelerini kullandı.
Cem Akoğul, çekimlerde Sultanahmet Meydanı’nda Eski Tapu Kadastro Binası’nın altında yeni bulunan, birinci sezonda atıfta bulunulan hipodromun kalıntılarının devamını keşfettiklerini ve bunu ilk defa gösterdiklerini dile getirdi.
Bu sezon yapay zekayı da kullandıklarına işaret eden Akoğul, şu bilgileri verdi:
“Tarihi yapıların eskiden nasıl gözüktüğüne dair seyirciye bir fikir vermek adına özel görüntüler oluşturduk. İlk sezonda da teknolojiyi kullanmıştık. 3d görseller, 3d tarama grafikler vardı. Bu sefer de yapay zekayla yeni teknolojiyi kullanarak seyircilerin zihninde en azından bir ipucu vermek adına yapay zekayla yeniden canlandırdık, yeniden oluşturduk bu yapıları diyebiliriz.”
– “Çok heyecanlı zamanlardı bizim için”
Yönetmen İlker Savaşkurt ise ikinci sezonda farklı bir İstanbul belgeselinin Netflix’te izleyiciyle buluşacağını söyleyerek, şunları aktardı:
“Aslında tarihi yerler ve İstanbul’un katmanları için projeyi de bize ilk getirdiklerinde, genelde yerin altına doğru ilerleyen katmanlara, bizim de yerin altına inmemiz gerekiyordu. Kompakt kameralar ya da genelde televizyonların kullandığı kameralar dışında, biraz da sinema ekipmanlarıyla sinema diliyle bunu yapmak istedik. Hem biraz kalabalıkça hem de biraz daha temkinli ve büyük aletlerle, büyük ışıklarla bunu başarmaya çalıştık. O yüzden biraz meşakkatli bir süreçti bizim için ama bir anlamda çok heyecan vericiydi. 1500-1800 yıllık mekanlara, tarih boyunca 30-40 kişi girmiş mesela. Onlardan biri olmak benim ve ekibim için çok değerliydi. O yüzden çok heyecanlı zamanlardı bizim için.”
Çekimlerde ellerinden geldiğince dikkatli olmaya çalıştıklarına dikkati çeken Savaşkurt, “Duvardaki ufak bir çamur parçasının bile böyle 2-3 bin yıllık olduğunu hissetmek gerçekten çok garip, enteresan bir histi.” diye konuştu.
Savaşkurt, çalışırken çok temkinli davrandıklarının altını çizerek, “Hatta bazen çok sessiz bile davranıyorduk. Şimdi Ayasofya bölümünü izleyeceğiz ama devamındaki bölümlerle özellikle suyla da tanıştığımız yerleri görünce, bizim orada neler hissettiğimizi eminim seyirci de ekran başında hissedecektir.” ifadelerini kullandı.
Yüksek mimar Olcay Aydemir de belgeselde danışman olarak görev aldığını belirterek, “Saklı İstanbul 2’de, Zeytinburnu Mozaikleri ve Nuruosmaniye ile ilgili bölümlerde ben yer aldım. Saklı İstanbul 2’de de bir rota çizildi. Belli bir yapı grubu seçildi, anlatılmak için. Aslında Saklı İstanbul 1’den biraz farkı, biraz daha yukarıya çıkacağız. İstanbul’daki birçok önemli anıt ve ziyaretçinin görmediği anıtların kültürel mirasın arkasındaki hikayeleri ve gizlerini biraz anlattık. O anlamda birinciden biraz daha farklı oldu. Tabii ikincide yapay zeka kullanıldı. İlkinde biz 3D yöntemle modellemiştik yapıları. Bunda yapay zeka kullanıldı. Öyle bir fark var. Onun dışında hiç girilmemiş, daha önce hiç ele alınmamış yapılar var, Şeker Han gibi. Sfendon’u yeniden ele aldık. Anemas ve Yedikule zindanları da var.” dedi.
Aydemir, İstanbul’u ve kültürel mirası seven herkesi diziyi izlemeye davet etti.
– “Ayasofya Camii, İstanbul’un bir İslam şehri olduğunun kanıtı, tescilidir”
Belgeselde Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un şu ifadeleri yer aldı:
“İstanbul, doğal güzellikleri, bulunduğu konumu ve tarihi kimliğiyle eşsiz bir şehir. Hem yaşayan bir metropol, hem tarihi hazine hem de büyük bir kültürel değer. Tarihi yapılar görkemleriyle İstanbul’un hem kadim kimliğini gösterir hem de doğal güzellikleriyle buluşarak şehrin siluetini tamamlar. Ama İstanbul bundan çok daha ötesidir. Roma’dan Bizans’a, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e onlarca asırda, İstanbul farklı medeniyetleri ve bu medeniyetlere ait yapıları, eserleri içinde taşımış, -tabir yerindeyse- altında saklamıştır. Bu yapılar içinde gezerken kimi yerde yatay kimi yerde dikey katmanlar şeklinde tarihi hazinelere hayranlıkla şahitlik edersiniz.
Ayasofya-ı Kebir Camii Şerif hem Hristiyanlığın hem İslam’ın en anlamlı, müstesna yapılarından birisidir. İnsanlığın ortak kültür mirasındaki abidevi ve benzersiz konumunun zirvesine Fetih Camisi, Ulu Camisi olarak erişmiştir. Gerek mimari özellikleri gerekse de dini ve kültürel boyutuyla bu dev eser günümüzde de bütün ihtişamıyla ayaktadır.
Fakat her şeyden çok Ayasofya Camii, İstanbul’un bir İslam şehri olduğunun kanıtı, tescilidir. O yüzden Ayasofya Camii’nin Sayın Cumhurbaşkanımızın kararıyla yeniden ibadete açılmış olması, bu şehrin kimliğinin, bu şehrin tarihiyle gerçek anlamda özdeşleşmesi demektir. Tarihi yapılar ve eserlerle ilgili şu hususun da altını çizmemiz lazım. Osmanlı’nın bu yapılarla ilgili en büyük özelliği, tarihi yapıları ve eserleri büyük bir özenle korumuş olmasıdır. Osmanlı, her yapıyı kendi kültürel hazinesine katarak onu korumuş ve günümüze kadar gelmesini mümkün kılmıştır. Atalarımızın engin hoşgörüsü, şehrin farklılıklarını zenginlik gören anlayışı bugüne kadar devam etmiştir.”
– Belgesel 8 bölümde izleyiciyle buluşacak
Bölümlerde incelenen tarihi mekanlar şunlar
1. Bölüm: Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, İbrahim Paşa Sarayı altındaki sarnıç, Fatih Camii Külliyesi, Sultan Selim Camii altındaki sarnıçlar, Yedikule Hisarı.
2. Bölüm: Acımusluk Sarnıcı, Şeker Han, İstanbul Erkek Lisesi, Nuruosmaniye Camii.
3. Bölüm: Yedikule Hisarı, Kazlıçeşme Mozaikleri.
4. Bölüm: Anemas Zindanları, Kazasker İvaz Efendi Camii, Tekfur Sarayı.
5. Bölüm: Yalı Mahallesi, Yenikapı Batıkları, İstanbul Üniversitesi Yenikapı Batık Konservasyon Laboratuvarı, Ayasofya Müzesi
6. Bölüm: Fatih Camii ve Külliyesi, Sultan Selim Camii Sarnıcı, Aziz Polieuktos Kilisesi Kazı Alanı.
7. Bölüm: Kız Kulesi, Haydarpaşa Tren Garı Kazı Alanı.
8. Bölüm: Kuzguncuk; Üryanizade Ahmet Esat Efendi Camii, Kuzguncuk Camii, Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Ortodoks Kilisesi, Bet Yakoov Sinagogu, Ayios Panteleimon Rum Ortodoks Kilisesi, Bet Nissim Sinagogu, Damatris Sarayı Kazı Alanı ve Yoros Kalesi.